SPORCUNUN YENİ MEKANI
Fenerbahçe'nin bu oyun yapısında Güiza 30 gol atar 8caubags
SPORCUNUN YENİ MEKANI
Fenerbahçe'nin bu oyun yapısında Güiza 30 gol atar 8caubags
SPORCUNUN YENİ MEKANI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
SPORCUNUN YENİ MEKANI


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Fenerbahçe'nin bu oyun yapısında Güiza 30 gol atar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Administratör
Administratör
Admin


Mesaj Sayısı : 296
Kayıt tarihi : 11/08/09
Yaş : 33
Nerden : Konya

Fenerbahçe'nin bu oyun yapısında Güiza 30 gol atar Empty
MesajKonu: Fenerbahçe'nin bu oyun yapısında Güiza 30 gol atar   Fenerbahçe'nin bu oyun yapısında Güiza 30 gol atar Icon_minitimeÇarş. Ağus. 12, 2009 4:52 pm

Güiza, geçen sezonun en fazla eleştirilen oyuncusuydu. İspanya liginin gol kralı olarak Türkiye'ye gelmiş, ama koca bir sezonu beklentilerin çok uzağında kalarak ve hayal kırıklığı oluşturarak geride bırakmıştı.

Ligde 11, Avrupa kupaları ve Türkiye Kupası'nda 2'şer gol atabilen Güiza, hepi topu 15 golle sezonu kapatmıştı.

Şimdi Güiza, 4 resmî maçta 5 gol atıp yeniden gündeme oturdu. Yani tüm sezon boyunca attıklarının üçte birini, henüz daha sezonun başında rakip filelere bıraktı.

Peki, ne değişti? Güiza mı? Yoksa sistem farklılığı mı bu verimliliği getirdi?

Tabii ki Güiza'nın uyum sürecini geride bırakması önemliydi. Ancak performans artışını, asıl Fenerbahçe'deki oyun anlayışı değişikliği sağladı.

Aragones döneminde Fenerbahçe arkaya yaslanarak oynuyor, savunma güvenliğini ön planda tutuyor, geriden uzun toplarla hücuma çıkıyor, ceza alanında yeterince çoğalamıyor, kanat hücumunu beceremiyor, Güiza'yı ileride sürekli rakip stoperlerin kıskacında bırakıyordu.

Daum'la birlikte Fenerbahçe pozitif futbolla yeniden tanıştı. Orta alanda oluşturulan etkili pas trafiği, kanatların verimliliği, hücuma çok adamla verilen destek, ceza alanı içerisine daha fazla hücum oyuncusunun sokulması, asıl önemlisi Fenerbahçe'nin önde oynaması derken, ortaya apayrı bir takım çıktı.

Şimdi, rakip savunmaları takım olarak tehdit eden bir Fenerbahçe var. Gökhan Gönül-Kâzım ikilisi sağ kulvarı iyi kullanıyor. Kâzım, tıpkı Emre Belözoğlu ve Güiza gibi, bu sezona pozitif gelişmelerle başlayan bir oyuncu. Artık hem daha disiplinli hem de daha etkili oynuyor. Gökhan kanattan bindirince, geçmişteki gibi onun önünü kapatmıyor. Çapraz koşularla içeriye kat ediyor ve hücuma destek veriyor.

Aynısını, hatta daha iyisini Dos Santos yapıyor. Dikkat edin, Dos Santos, Güiza'nın solundan ikinci bir santrfor gibi sürekli ceza alanı içerisinde gol kovalıyor. Özellikle Alex'in etkili final paslarıyla buluştuğunda, bir yandan savunmanın dengesini bozuyor, diğer yandan pozisyon zenginliğine katkı sağlıyor.

Güiza'nın en büyük şanslarından biri bu zaten. Kâzım ve Dos Santos çapraz koşularla ceza alanına girdiklerinde, savunmalar yerleşmekte ve adam paylaşımında zorluk yaşıyor. Alex gibi bir ustanın da sürekli bu alana girip çıkmasıyla, Güiza ileride tek adam olarak oynadığı günlere oranla, artık markajdan daha rahat kurtulma ve boş kalıp gol vuruşu şansını buluyor.

Fenerbahçe'nin Güiza'yı rahatlatan oyun anlayışının en önde gelen isimlerinden birisi, hiç kuşkusuz Gökhan Gönül. Gökhan öylesine etkili bindirmeler yapıp, öylesine net paslar veriyor ki, Güiza'ya bazen doğru yerde olup tek vuruşu yapmak kalıyor.

Evet, Fenerbahçe'nin değişen hücum anlayışı ve pozisyon zenginliği yaşamasıyla birlikte artık Güiza rahatladı. Ve golleri sıralamaya başladı.

Yalnız adamlıktan kurtulmasını sağlayan yeni sistemde gol atınca, özgüven artışını da yaşadı.

Öngörüm şu; bir sakatlık yaşanmaz, geçen sezonki kadar forma şansı bulursa -ki Daum'un ilk tercihi o- Güiza gol sayısını en az ikiye katlar.

Üç kulvarda yolculuğa çıkan Fenerbahçe'de Güiza resmî maçlarda en az 30 gol atar. Ve Okçu, bu defa karavana atan değil, sürekli hedefi vuran adam olarak gerçek kimliğine dönüş yapar.

Evde huzur bozuldu!

Evdeki huzur, daha ilk haftadan bozuldu!

Lig, alışılagelmişin aksine deplasman takımlarının ezici üstünlüğü ile başladı.

9 maçın sadece birinde, o da Bursaspor sahasında maç kazanan tek takım oldu. Diğer 8 maçta, deplasman takımları puan buldu. Trabzonspor, Ankaraspor, Galatasaray, Fenerbahçe 3'er, Beşiktaş, Ankaragücü, Kayserispor, Eskişehirspor 1'er puanla evlerinin yolunu tuttu.

Deplasman ekiplerinin 12 gol atıp 16 puana ulaştıkları başlangıç maçlarında, ev sahipleri yalnızca 8 gol kaydetti, 7 puan toplayabildi.

Bu dikkat çekici tablonun özellikle altını çizmek istedim. Zira lig, bugüne dek hep takımların sahalarında daha başarılı oldukları süreçleri yaşadı. Sözgelimi, son 5 sezonun verilerine göre, sezon sonu itibarı ile toplam puanların, 2004-2005'te yüzde 61,8, 2005-2006'da yüzde 55,3, 2006-2007'de yüzde 62,8, 2007-2008'de yüzde 61 ve geçtiğimiz sezonda yüzde 60,6'sını ev sahipleri kazandı.

Geçen sezonun ilk haftasını ev sahipleri 15, deplasman takımları 9 puanla geride bıraktı. Oran yüzde 65,2'ye tırmandı.

Bu defa ne mi oldu?

Deplasman takımları puanların yüzde 69,5'ini alırken, ev sahipleri 30,5 gibi son derece düşük bir oranda kaldı.

Elbette haftalar ilerledikçe bu tablo ev sahiplerinin lehine değişecek. Lâkin, deplasman takımları her zamankinden daha başarılı bir sezon yaşarlarsa bu, en azından bana hiç de şaşırtıcı gelmeyecek.

Endişeye gerek yok

Hazırlık dönemi... Ardından ilk Anderlecht maçı... Ve son olarak da Trabzonspor karşılaşması.

Sivasspor şu sıralar, üst üste gelen yenilgilerle vahim bir süreci yaşıyor.

Hadi skorları bir yana bırakın... Oyun olarak da her geçen gün biraz daha sıradanlaşıyor.

Böylesi dönemler, sakin olmayı, doğru kararlar ve mesajlar vermeyi, gerçekle akılcı bir yöntemle yüzleşmeyi gerektirir. Ancak görülen o ki, Sivasspor'da yavaş yavaş bir panik havası da yaşanmaya başlıyor.

Sıkıntılar belli... Sivasspor gerçek kimliği ile buluşamıyor. Agresifliğini yitirmiş... Mücadeleci kimliğini yitirmiş... Saha içi yardımlaşma yeterliliğini yitirmiş... Takım olma olgusundan giderek uzaklaşıyor.

İlk Anderlecht maçından sonra bir noktaya dikkat çekmeye çalışmıştım. Tekrar hatırlatacağım. Sivasspor yetenekleri sınırlı oyunculardan kurulu bir takım. Asla bir Beşiktaş, bir Fenerbahçe, bir Galatasaray, bir Trabzonspor değil. O kadrolarda bireysel yeterlilikleri gelişmiş çok sayıda oyuncu var. Ve o oyuncular, bazen o yeterlilikleriyle maçın skoruna etki yapabiliyor.

Sivasspor'un bu dezavantajını ortadan kaldırmasının tek yolu var; takım oyunu oynamak. Tıpkı son iki sezonda yaptığı gibi özveriyle mücadele etmek. Bu kadro, zevk veren, keyif veren, heyecan veren, önde basarak rakibi bunalıma iten üst düzey oyun oynayamaz. Ama doğru oyunu oynar. Kadro kapasitesine uygun ve sürekli mücadele eden bir oyun anlayışıyla ligin deve dişlerinden biri olmaya devam eder.

Ancak, önce orta sahanın düzeltilmesi koşuluyla. Sivasspor'un yakın geçmişte en dinamik ve oyuna, skora, takıma en fazla katkı sağlayan bölgesi olan orta saha, şimdilerde yolgeçen hanı gibi. Bu bölge verimli olmaya başladığında Sivasspor da toparlanma sürecine girer.

Evet, alınan skorlar kötü... Hatta iç karartıcı... Bir adım daha ileri gidelim, endişe verici.

Lâkin paniğe gerek yok.

Yeter ki Sivasspor kendi gerçekleriyle sağlıklı bir yüzleşmeyi yaşasın... Bu badireli dönemi aşar. Bunu yapamazsa zaten çok zor günler yaşar.
12 Ağustos 2009, Çarşamba
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sporkolik.forum.st
 
Fenerbahçe'nin bu oyun yapısında Güiza 30 gol atar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Güiza'nın sakatlığı kötüye gidiyor

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SPORCUNUN YENİ MEKANI :: 4 BÜYÜKLER :: Fenerbahçe-
Buraya geçin: