Admin Administratör
Mesaj Sayısı : 296 Kayıt tarihi : 11/08/09 Yaş : 34 Nerden : Konya
| Konu: Türk futbolu yerinde sayıyor Perş. Şub. 04, 2010 7:27 pm | |
| Ankaragücü’nün çiçeği burnunda antrenörü Ümit Özat, futbol ile ilgili geleceğe yönelik hedeflerini açıkladı. Sezona Köln’de yardımcı antrenör olarak başlayan Ümit Özat, Ankaragücü Başkanı Ahmet Gökçek’in ısrarı ile Türkiye’ye döndüğüne dikkat çekerek, “Buradaki hedefimiz istikrarlı, her yıl Avrupa’da ülkemizi temsil eden bir takım yaratmak” dedi.
İşte röportajın tamamı:
*Futbol hayatın boyunca hedeflediğin şeyleri yapabildin mi? Hayatım boyu plan yapmadım. İlk defa Köln’e giderken çocuklarımın geleceği için plan yaptım. Futbolun içinde bütün güzellikleri yaşadım. Oynadığım her takımda kaptanlık mertebesine ulaştım. Bu onur verici bir şey. Dünya üçüncülüğünü torunlarıma anlatacağım. Fenerbahçe’de 100. yıl şampiyonluğunu gördüm. Fenerbahçe kaptanı olarak üç lig şampiyonluğu yaşadım. Bunlar herkese nasip olmaz. Akdeniz Oyunları’nda final oynadım.
Üzüldüğün sevindiğin en önemli anlarını söyleyebilir misin? Hayatım boyunca geriye bakmadım. Ancak futbolculuk hayatımda beni hiçbir şey Denizli’de kaybedilen şampiyonluk kadar üzmedi. Hayat bu, belki daha acısını yaşayabilirdik. Her şeyi nasip kısmet demek lazım. Normal koşullarda bir yıl daha oynayıp bırakacaktım. Bir buçuk sene erken bıraktım. Onun üzüntü verici tarafı Bundesliga’da ilk Türk kaptan olarak 4-5 maç oynadım. Daha uzun süre olabilirdi. Hayalimde antrenörlük vardı. Her şeyi tadında bırakmak gerek. Aklımın ucunda bile yoktu. Çeşitli takımlardan antrenörlük ve sportif direktörlük teklifi aldım. Aynı zamanda çeşitli gazete ve televizyonlardan da yorumculuk önerisi geldi. Ankaragücü kulübü başkanı Ahmet Gökçek benimle aynı yaşta. Dolasıyla geçmişten kaynaklanan bir dostluğumuz vardı. Bu anlamda belediye başkanımız Melih Gökçek de Keçiörengücü’den onursal başkanımdı. Sezon başında Ankaraspor’a gelmemi istemişti. O zaman da kabul etmemiştim. Ama söz vermiştim. Bir gün Türkiye’ye dönme kararı verirsem, ilk tercihim siz olacaksınız demiştim. Başkan Ahmet Gökçek’in futbola tutkusu, yönetim tarzı, bana olan güveni ve verdiği yetkiler sözleşmemde etkili oldu. Ayrıca 3.5 yıllık anlaşma imzaladık. Uzun vadeli hedefler için yola çıkıldı.Aramızda para konusu geçmedi. Şu anda da çok seviyeli, yeri geldiğinde başkan, yeri geldiğinde arkadaşlık içeren ilişkimiz var. Böyle bir başkan ile çalışmaktan, onunla aynı hedefleri paylaşıyor olmaktan mutluyum. Futbolun en yüksek tarafına çıkmak isteyen bir insan. Başkanım olduğu için demiyorum, gerçekten futboldan çok iyi anlıyor. Ankaragücü köklü bir camia. Seneye 100. yılını kutlayacak. Her türlü anlamda hazırlık yapıldı. Guines rekorlar kitabına başvuruldu. Burada dünyanın bir numaralı tesisi var. Sadece 16 tane futbol sahası var. 610 dönümlük arazi içinde dev bir tesis ile karşı karşıyasınız.Düşme hattındaki bir takıma gelmek risk değil miydi? Evet sıkıntılı bir takım aldık. 17 puanla başladık. Yıllardır bu sıkıntı maalesef yaşanıyordu. Biz geldiğimizde takım bundan daha iyi durumda değildi. Sivasspor’un ikinciliği bana göre şampiyonluk kadar başarıdır. Bunu herkes bilsin ki, Sivasspor bu hedefle yola çıkmamıştı. Öncelikle ligde kalma hedefleri vardı. Sonra maç maç bakıldı ve hedef şampiyonluk oldu. Amacım Sivasspor’u eleştirmek değil. Aksine alkışlıyorum. Ama bir yıl önce şampiyonluğa oynayan bir ekip, sonraki sezon küme düşme hattındaysa o zaman altyapısız bir kulübün hedefi ortaya çıkıyor. Seneye 100. yılımız. Hedefimiz tabii ki olabileceğimiz en iyi yerde olmak. Ama dünyada enteresandır, sadece Almanya’da ikinci ligden gelen bir kulüp şampiyonluk gördü. Başarının adı sezon sonu alınan teneke kupa değil. Eğer bunu aldıktan sonra kötü gönler yaşacaksanız, o zaman elde edilen başarı çok önemli değil. Benim amacım görev sürem bitene kadar Ankaragücü’nü ligde en iyi konuma getirmek. Sonra gelecek hoca kim olursa olsun, her sene Avrupa’da oynayan bir takım haline gelmek ve lig şampiyonluğunu yaşamak
Transferler yapıldı. İstediğiniz takımı kurabildiniz mi? Bunun için gerekli olan altyapı ve tesisleşme hazır. Demek ki çalışmak ve zamanı iyi kullanmak lazım. Takımda taşlar yerine oturmaya başlıyor. Son üç maçta gol yememeyi öğrendik. Üç maçta 9 gol yiyen takım artık istikrarlı oynuyor. Takım savunmasını daha iyi yapıyoruz. Onun için yaptığımız transferlerin katılımı ile seneye hedeflerine doğru ilerleyen bir Ankaragücü yaratmak istiyoruz.
Türk futbolu nereye koşuyor? Türk futbolunun gelişme kaydettiğine inanmıyorum. Maalesef iyi futbolcu yetişmiyor. Bunun sebebi altyapıların yeterince oturamaması. Baktığın zaman Türk futbolu kavgalarıyla, hakem yönetimleri ile gündeme geliyor. Saha içindeki tartışmalar ile gündem yaratılıyor. Sadece maddi anlamda kulüpleri rahatlatan yayın ihalesinin dışında olumlu bir durum yok.
Yabancı oyuncu konusunda neler düşünüyorsun? Bugün Antrenör olarak konuşuyorum. Yabancı oyuncu için bir kriter getirilmeli. İngiltere’deki uygulamayı beğeniyorum. Türkiye’ye gelen bütün yabancıları iyi seçmek gerek. Sadece yabancı olduğu için transfer yapılmamalı. Türkiye’ye yabancı gelecekse Hagi gibi katkı sağlamalı. Alex, Taffarel, Uche, Högh gibi katkı sağlamalı. Anelka’nın futbolculuğu tartışılmaz ama Türk futboluna bir katkı sağlamadan gitti. Burada hatayı sadece Anelka’ya bağlamak doğru değil. Hiç alışık olmadığı bir lige geldi. Yıllarca oynadığı liglerin altında olan bir kaliteyi seçti. Bugün Anelka’nın Fenerbahçe’den Bolton’a, oradan da Chelsea’ye gittiğini düşünürsek, hatayı sadece Anelka’da aramamak lazım.
Alex ile ilgili bir yorumun vardı. İkinci kalitede yabancı ifadesini kullandın mı? Bu tamamen yalandır. Ben Türkiye’ye gelen bütün yabancıların ilk tercihlerinin İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya gibi ülkeler olacağını vurgulamak istemiştim. Buraya gelenlerin öncelikli olarak parayı düşündüğünü söyledim. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Herkesin kalitesi yüksek yeri seçme hakkı olacağını anlattım. Buna Alex de dahil mi diye sordular. Ben de dahil edebilirsiniz cevabını verdim. Ama ben Alex’in Fenerbahçe ve Türk futboluna katkılarının inkar edilemeyeceğini de söylüyorum. Bugün Türkiye’de oynayan bütün yabancıların, hatta buna Marco Aurelio da dahildir. Bir Tuncay Midlesbroug’a, bir Ümit Özat Köln’e, bir Marco Real Betis’e gidiyorsa düşünmek gerek. Kaldı ki Tuncay Stoke City’e gidip, Türkiye’ye dönmüyorsa, Marco isterse Türkiye’ye döner ama Real Betis’te kalmak istiyorsa, ben de futbolu bırakmasaydım, kesinlikle Türkiye’ye dönmeyi düşünmezdim. Köln ikinci ligde bile kalsa kalırdım. O zaman bu saydığım takımlara karşın, gelen yabancılar Avrupa’nın üst düzey 20 takımında oynamak yerine Türkiye’ye gelmek ister mi? Kimse Alex’i, Geremi’yi eleştiremez. Bunların katkılarını kimse inkar edemez. Hoijdonk’un katkılarına kim tepki verebilir ki. Bunların kalitesiz olduğunu söylemek doğru değil ama Türkiye’nin ikinci tercih olduğu kesinlikle doğru.Art niyetli insanlar, konunun tamamen Ankaragücü olmasına rağmen Alex ile ilgili yorumu istedikleri gibi algıladılar. Türk futbolunun genç bir antrenörü olarak üçüncü şahıslarla işim yok. Ankaragücü ile yatıp kalkıyorum. Günümüm büyük bir bölümünü tesislerde geçiriyorum. Ailem İstanbul’da kalıyor. Çocuklarımın eğitimi devam ediyor. Futbolda çalışarak bir yerlere geldim. Teknik direktörlük yolunda da aynı tempoda çalışacağım.
Avrupa’da futbol oynadın. Türk hakemliğini nasıl görüyorsun? İyi hakemlerimiz var. Ancak kötüleri de var. Son dönemde iyi hakem yetiştirildiğine de inanmıyorum. Tıpkı futbolda olduğu gibi. Şu bir gerçek hakemlerin hiç birisi art niyetli değil. İçlerinde futbolu bilmeyen de var. Önemli olan futbolu bilen genç yetenekleri bulmak yetiştirmektir. Bu konu ile ilgili zaman içinde gerekirse yorum yapabilirim. Şu aşamada konuşmak çok da yerinde olmaz.
Hasan Şaş’ın röportajını izledin mi? Programın formatına göre konuşmuş. Bazen bu tip itiraflar olumsuz algılanabiliyor. Ancak Hasan’ın söyledikleri programın formatına uygun. Düzgün bir kardeşimdir. Nerede nasıl konuşacağını iyi bilir. Ona zarar gelse, kardeşime zarar gelmiş kadar üzülürüm. İnşallah o da bilgisi ve tecrübesiyle Türk futboluna hizmetler verecektir. Çünkü adam gibi adam sözlerini hak ediyor.
Fenerbahçe- Galatasaray derbileri için kullandığı sözlere ekleyeceğin bir anı var mı? Hasan zaten yorumunu yapmış. Geçmişe dönmek istemiyorum. Çünkü bir profesyonelim. Kim şampiyon olmuş veya olmamış önemli değil. İyi ve kötü günler sevabıyla, günahıyla geride kaldı. Günü ve zamanı geldiğinde, ben de anılarımdan bahsedebilirim. Ama şu aşamada etik olmaz. | |
|